2024 Muharrem Orucu Ne Zaman

17.913 views
2021-muharrem-orucu-ne-zaman

2024 Muharrem Orucu Ne Zaman? Muharrem Orucu Kaç Gün Tutulur? Muharrem Ayında Nasıl İbadet Edilir?

Hakkın yarattığı hiç bir insanın doğum ve ölüm tarihi değişmez!

Aylar davalaşmış gibi Hz.Üseyin’in şehit edildiği tarih ve yası mateminde tutulan “oruç” tarihleri her yıl farklı zamanlarda yapılmakta! Bu durumun ne akılla ne de mantıkla bir açıklaması olamaz!

Hz.Üseyin’in için tutulan 12 günlük yası matem, her yıl 4 Mart’ta başlar ve 15 Mart’ta sona erer. Ehlibeyt’in son gelen evliyası Pirimiz Zöhre Ana’nın misyonlarından birisi de bu gerçeğin topluma bildirilmesi ve Hz.Üseyin’in yası matem tarihinin doğru şekilde öğrenilmesi ve tutulmasıdır.

Yezid, Hz.Üseyin’ini türlü türlü işkencelerden sonra mübarek başını kestirerek şehit ettirmiştir. Nedenine gelince Hz.Üseyin’den, dedesi Hz.Muhammed Mustafa’nın emaneti olan Hakikat Kur’an’ını istemiş ancak İmam Üseyin emaneti kafir Yezid’e vermemiştir. Kafir Yezid, 12’inci günün sonunda 15 Mart tarihinde Hz.Üseyin’in mübarek başını kestirmiştir.

2024 YILI EHLİBEYT’İMİZİN ÖNEMLİ GÜNLERİ

Hızır Orucu Ne Zaman 2024

18-19-20 Ocak 2024 Şahımerdan Hz.Ali’nin Yas’ı Matemi
26-27-28 Şubat 2024 Hz.Muhammed (Hızır) Yas’ı Matemi
1 – 2 – 3 Mart 2024 Eba Müslüm
4-5-6-7-8-9-10-11-12-13-14-15 Mart 2024 Hz.İmam Üseyin’in Yas’ı Matemi (Muharrem orucu 2023)
16 Mart 2021 – 31 Mart 2024 Aşure Çorbası Günleri
15 Nisan 2024 İsmail Peygamber’in Doğum Günüdür.
Helva yapılarak dağıtılır.
10 Mayıs 2021 – 11 Mayıs 2024 Hıdır ve İlyas’ın Yası Matemi
15 Temmuz 2024 İsmail Peygamber’e kurban indiği gündür
10 Kasım 2024 Mustafa Kemal Atatürk’ün Matemi
15 Aralık 2024 – 16 Aralık 2024 Hz.İmam Hasan’ın Yas’ı Matemi

 

2024 MUHARREM AYI / 2024 MUHARREM ORUCU / HIZIR ORUCU 2024

Anahtar Kelimeler: muharrem ayı, muharrem ayı ne zaman, muharrem ayı 2024, muharrem ayı ne zaman bitiyor, muharrem ayı orucu, muharrem ayı duası, muharrem ayı ne zaman 2024, muharrem ayı nedir, muharrem ayı aşure günü ne zaman, muharrem ayı ne zaman başlıyor, muharrem ayı orucu ne zaman tutulur, muharrem ayı hangi ay, muharrem ayı ne zaman 2024, muharrem ayı ne zaman bitiyor 2024, muharrem ayı ibadetleri, muharrem ayı ne demek, muharrem ayı kaç gün, muharrem orucu, muharrem orucu hakkında bilgi veriniz, muharrem orucu nedir, muharrem ayı orucu, muharrem orucu 2024, muharrem orucu ne zaman, muharrem ayı orucu ne zaman tutulur, muharrem orucu hakkında bilgi, muharrem orucu nasıl tutulur, muharrem orucu ne zaman başlıyor, muharrem ayının orucu, muharrem ayında tutulan oruç, muharrem orucu kaç gün, muharrem orucu kaçta açılıyor, muharrem orucu 2024

ÖNSÖZ1

Aşağıda yer verilen menkıbe, Rıza Yıldırım’ın Geleneksel Alevilik kitabının yazımı için 2013-2016 yılları arasında görüştüğü ilkokul mezunu ve yaklaşık olarak 70 yaşından fazla olan dedelerce anlatılmıştır.

“…Cafer-i Cinni Menkıbesi anlatır…Kerbela olayı…daha ruhlar aleminden bellidir. Orada Kerbela faciasının yaşanacağı ruhlara gösterilir ve bu fedakarlığı kimin üstleneceği sorulur. Peygamberlerinkiler dahil hiçbir ruh bu fedakarlığı yüklenmeyi göze alamaz. Sadece Hz. Hüseyin’in ruhudur ki öne çıkar ve bu misyonu üstlenir:

…Cenab-ı Allah ruhlara “Ben sizi ileride dünyada yaratacağım ama şimdi sizi bir imtihandan geçireceğim. Bu imtihanları kabul edenlere yarın huzuruma geldiğinde mükafat vereceğim” dedi ve bütün peygamberlerin çekeceği meşakkatleri serdi önlerine. “Herkes gözünün kestiği meşakkati alsın” dedi. Nuh peygamber gemiyi aldı. Davut peygamber 40 sene ağladı. Eyüp peygamber yedi sene ağladı; kurt düştü. Zekeriya kesildi. Yahya biçildi. Ama Kerbela vakası ortada kaldı; kimse almadı.  Cenab-ı Hak, “Ya ruhlar, bunu alan yok mu? Bunun mükafatı çok” dedi.

Ruhlar “Biz onu alamayız, onu taşıyamayız çok ağır” dediler. İmam Hüseyin’in ruhu da oradaydı. “Ben bunu aldım, kabul ettim ama benim de senden bir isteğim var. Yarın dünya aleminde insanlar dünyaya geldiğinde benim yasımı tutup da iki damla yaş döken kullarının amel defterini bana ver.” Cenab-ı Hak da “Sen Kerbela’yı kabul edersen ben de bu kulların amel defterini sana veririm” dedi.

İmam Hüseyin’in ruhu Kerbela olayını kabul edince alemler harekete geçti; çark-ı devran dönmeye başladı. Eğer İmam Hüseyin’in ruhu Kerbela olayını kabullenmeseydi, çarkı devran dönmeyecekti. İşte o zaman çark da döndü devran da döndü, alem semaha kalktı.”

“Elif-i Kevser yazısını yazdılar

Üç aylar adını bir bir bozdular

Hasan’la Üseyin’i böyle saldılar

Şahım o Ali’den öç mü aldılar?

Kerbela’da derin kuyu

Vermediler Şah’a suyu

Fatıma Ana Ali soyu

Ela gözlü Şah Üseyin’im”2

 

  1. Muharrem Ayı Nedir? / Muharrem Ayı Ne Demek? / Muharrem Orucu Nedir?/ Muharrem Ayı Orucu Nedir?

TDV ansiklopedisinde muharrem kelime anlamı olarak “haram kılınan, yasaklanan; kutsal olan, saygı duyulan” olarak tanımlanmıştır3. Burada yasaklanan/haram kılınan savaştır ve dolayısıyla muharrem ayı savaşmanın haram kabul edildiği dört aydan biri olarak kabul edilmiştir4. Hz. Muhammed Mustafa’nın da muharrem ayı için “Allah’ın ayı” dediği belirtilmektedir ve bu ayda kendisi de oruç tutmuş ve yanındakilere de oruç tutmalarını söylemiştir5. Muharrem ayının onuncu günü ise özel olarak “âşûrâ” olarak adlandırılmıştır6.

Bu özel günde, İslam öncesi Araplar da oruç tutmaktaydı7. Hanefi mezhebine göre de, muharrem ayında üç gün oruç tutmak sünnet kabul edilmiş, özellikle muharrem ayının dokuz, on ve on birinci günleri oruç tutulan günler olarak belirtilmiştir8. Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilmesiyle Muharrem ayı farklı bir anlam almıştır ve “özellikle İran’da 10 Muharrem’de “tâziye” adı verilen törenlerin düzenlenmesi, yas merasimlerinde ağıtların söylenmesi ve maktel-i Hüseyin türü eserlerin okunması gelenek halini almıştır… Şiîler’in muharrem ayının ilk on gününü toplu olarak ağlayıp yas tutma, zincirlerle kendilerini dövme şeklindeki matem törenleri de günümüze kadar devam etmiştir”9.

Bu durum, “Şiî inancın canlı tutulmasında ve mezhep bütünlüğünün sağlanmasında önemli rol oynamıştır”10. Ancak, Emeviler zamanında Kerbela unutturulmak istenmiş ve “o günü âdeta bir bayram kabul etmişlerdir. Hatta Fâtımî Devleti’nin yıkılmasından sonra şenlikler düzenlenmiş, tatlı yiyecekler pişirilmiş ve bu konudaki bid‘atların (Hz. Muhammed’den sonra icat edilen) haklı gösterilmesi maksadıyla çeşitli hadisler uydurulmuştur”11.

  1. Muharrem Orucu Nasıl Tutulur: Muharrem Ayı İbadetleri

Anadolu’daki Alevi-Bektaşilikte de, muharrem ayının özel bir yeri vardır; “bazı peygamberlerin kurtuluş günleriyle dördüncü imam Zeynelâbidîn’in kurtuluşu için tutulacak oruçlar ve Kerbelâ’da Hz. Hüseyin ile diğer şehitlerin yasının tutulması amacıyla yapılacak faaliyetler bir erkânla düzenlenmiştir”12. Buna göre muharrem ayının ilk on veya on iki gününde oruç tutulması gerekmektedir; “bu günlerde tıraş olunmaması, çamaşır değiştirilmemesi ve yıkanılmaması, cinsel ilişkide bulunulmaması, eğlenceden uzak durulması, ağıtlar, mersiyeler ve nefesler okunması gibi uygulamalar yaygındır…su içilmemesi şeklindeki su orucu âdetine de rastlanmaktadır”13.

Aleviler arasında bu orucun niçin tutulduğu yönünde “farklı kabuller bulunmaktadır. Buna göre, muharrem orucu Kur’an’daki asıl oruçtur. Diğer bir kabule göre, bu oruç peygamberlerin orucudur”14: Hz. Adem Muharrem ayında affedilmiş ve bu yüzden 3 günlük oruç tutmuştur15. Nuh peygamber de yine tufandan muharrem ayında kurtulmuştur ve bu yüzden 3 günlük oruç tutmuştur16. Hz. İbrahim’de yine ateşten bu ayda kurtulmuş ve sonrasında 3 gün oruç tutmuştur17.

Hz. Muhammed Mustafa’nın da aynı şekilde bu ayda Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin hastalandıklarında, hastalıkları geçtikten sonra Muharrem ayında 3 gün oruç tuttuğu söylenmektedir18. Peygamberlerin tuttuğu bu oruçların toplamı da 12 gün yapmaktadır ve Aleviler de bu yüzden 12 Muharrem’i tutmaktadır19. Ancak Aleviler arasındaki yaygın olarak kabul edilen görüşe göre ise, bu orucun matem orucu olduğuna inanılmakta ve Hz. Hüseyin ile birlikte Ehl-i Beyt’in Kerbela’da şehit edilmesinin anısına ve 12 İmam adına oruç tutulmaktadır20.

Bu yas orucu sırasında yukarıda belirtildiği gibi bazı kurallara dikkat edilir: su içilmez, et ve elma yenmez, soğan kesilmez, aynaya bakılmaz, saç taranmaz, banyo yapılmaz, tıraş olunmaz, hayvan kesilmez, yaş odun kesilmez, içki içilmez, eğlence yapılmaz, düğün/nişan yapılmaz, cinsel ilişkide bulunulmaz ve cem yapılmaz. Su yerine ayran, hoşaf ve çay gibi sulandırılmış içecekler alınır, burada önemli olan Kerbela’da Yezid askerleri tarafından susuz bırakılan Hz. Hüseyin’in susuzluğuna yas tutmaktır”21. Cenksu Üçer Tokat yöresi için yapmış olduğu gözlemlerinde, bölgedeki Alevilerin Muharrem zamanında bıçak kullanmaktan kaçınmasına ve su dışında içilen içeceklerin içilirken azar azar içilmesine ve kana kana içilmemesine dikkat çekmektedir22.

Muharrem orucunun bitmesiyle de aşureler hazırlanmaktadır. On İki İmam’a ithafen on iki ürün kullanılarak aşure yapılmaktadır23. Muharrem cemi ve kurbanların kesilmesi de muharrem orucunun on ikinci gününün sonrasında gerçekleşmektedir24. Muharrem orucu sonrasında kesilen kurbanın anlamı da İmam Zeynel’in Kerbela’dan kurtulmasıyla On İki İmam neslinin devamının sağlanması adına kesilen şükür kurbanı olarak kabul edilmektedir25.

Görüldüğü üzere, Aleviler arasındaki genel kanıya göre Muharrem ayının orucu/Muharrem ayında tutulan oruç; On İki İmam orucu tutmak anlamına da gelmektedir26. Ancak aynı zamanda Aleviler arasında Muharrem ayı için akla hemen Kerbela olayının geldiği de söylenmektedir:

“İmam Hüseyin’in…Kerbelâ’da günlerce aç ve susuz bırakılıp daha sonra da … şehit edilmesinden dolayı Muharrem ayının ilk 12 günü Alevilerin matem günüdür. On iki gün boyunca oruç ve yas tutan Aleviler, böylece İmam Hüseyin’in Kerbelâ’daki direncini anarken, Yezit’in İmam Hüseyin’e ve ailesine yaptığı vahşeti lanetlerler”27.

Aslında oruçtan ziyade muharrem ayında bir matem/yas söz konusudur. Bu yas, Hz. Hüseyin’in yasıdır. Diğer oruçlar ile karıştırılmamalıdır.  Peki ama, neden bu orucun ismi On İki İmam orucu olarak da anılmakta ve bu ay ve oruçla ilgili farklı görüşler bulunmaktadır? Bu sorunun cevabını öğrenebilmemiz, bizce bir mürşide sormakla mümkündür çünkü “mürşit kimsenin bilmediği gayb ilmini/gizli ilimleri bilir”28.

“Kul Himmet’’im eydür var özün öldür

Cümle eksikliğin mürşîde bildir

Engür şerbetini tuttuğum eldir

Medet pirim imdat eyle talibe”29

Nitekim, Kerbela olayı ve yas-ı matem orucu Pir Zöhre Ana’nın kitabında şu şekilde anlatılmaktadır30:

“Üç aylar olarak bilinen aylar gerçekte Aralık, Ocak, Şubat, Mart aylarını kapsamaktadır. Ayrıca, Mart ayı olarak bilinen ay “Yas-ı Matem” günlerini içerir…peş peşe Muaviye eliyle kastedilerek şehit düşen evliyaların yas günlerini bildirmektedir. Kış mevsimlerinin bilhassa ızdıraplı ve hüzünlü olmasının sebebi: Dağların, taşların, Allah rızası için mateme bürünerek, Ehlibeyt’in yasını çeker gibi yasa girmesidir…Üç ayların ilki Aralık ayıdır. Hz. Muhammed’in torunu Hz. İmam Hasan’ın şehit düştüğü ve Muaviye tarafından zehir içirildiği aydır. 15 Aralık Perşembe günü saat 15:30 sularında zehir içirildiği ve 16 Aralık Cuma günü dünya değiştiği gündür. Bunun sebebi ise; Hz. İmam Hasan’ın, Hz. Ali ile Hz. Fatıma’nın oğlu ve Hz. Muhammed Mustafa’nın torunu olmasından dolayı bu mübareklerin tahtına, yollarına göz koyan kişilerin kendi emellerine ulaşabilmek için içlerindeki nefretleri ile onların canına kastetmeleridir. Bunu yaptıran ve planlayan kişi, Yezit’tir. Bir diğer isim ise, Muaviye olarak bilinir…

İmam Hasan içti ağu tasını

Silmem Yezit yüzlerinin pasını

Mümin olan çeksin senin yasını

Diktiririm bir gün Zöhrem büstünü

Aralık üç ayların başlangıcı olup peşinden kısa bir süre sonra Ocak ayı içinde Muaviye Hz. Ali’nin gayba girmesine sebep olmuştur…Hz. Ali 18, 19, 20 Ocak tarihinde şehit edilerek gayba girmiştir. Bazı yöreler bunu Hızır orucu olarak bilip yas tutarlar…

Üç sıfat içinde deveye binen

Kendi sahibiydi kendine veren

Taşlara basıp ta Ali iz eden

Binbir dondan baş gösteren Ali’yem

 

…Üç ayların ikincisi Ocak ayıdır…Hz.Ali’nin Milcan tarafından şehit edildiği ve gayba girdiği günlerdir. Bu arada Muaviye kinini, nefretini ve cesaretini daha büyük ve kendini güçlü görerek başardığını zannetmiştir. Üçüncü tuzağını bu sefer de Hz. Hüseyin’e hazırlamaktadır. Babası Hz. Ali’nin şehit düşmesinden 45 gün sonra…Hz. Hüseyin’in tekrar Fırat Nehri kenarına gittiğini duyan Muaviye, bu sefer gözcülerine, “Balık ağını atın, yakalayın” diyerek emir verdi. O sırada Hz. Hüseyin abdest almaktaydı…Mart ayının dördüncü günü…Hz. Hüseyin’e kastedenler, onun gözlerine Fırat kumunu doldurup omuzları üzerinde taşıyarak devenin peşine zincire bağladılar. Doğru Kerbela’dan Şam’a gönderildi. Dağlık yollardan, ovalık yerlerden sürükleyip, işkenceler içinde bıyıklarını ve sakallarını yolup kayalar arasına atarak Şam’a götürdüler. Orada on iki gün boyunca aç susuz bırakarak tekrar işkence ettiler. Ancak Hz. Hüseyin’e bu işkenceler kar etmedi. En sonunda Hz. Hüseyin’i bıçakla kesmeye karar verdiler. Bir gün, pis bir tepsi içinde bulanık sel suyu ve bir parça ekmek koyarak getirdiler ve yemesini istediler. Hz. Hüseyin kabul etmeyip şu sözü söyledi: “Muaviye! Ben senden ekmek su istemedim” diyerek tepik vurdu ve tepsiyi devirdi. Bu sefer Yezid karşısına geçerek testiyi tepesine kaldırarak hem içti hem suyu yüzüne serpti. Hz. Hüseyin’in ağrına gitti ve yere yatarak naralar attı: “Ya Bozatlı Hızır, sen bana yetiş bu benim suçum ise günahımı bileyim yoksa benim ruhumu teslim alın kurtulayım” diyerek bağırdı. Bu sesin karşılığına Batından dedesi Hz. Muhammed ses vererek: “Ya Hz. Hüseyin, yavrum senin suçun olduğundan değil ama, Hakk’ın buyruğudur. Sağ topuğunu Ya Hızır diyerek yere vur, suyu çıkar ama, içme! Her tarafını Fırat suyu kaplamıştır. Su çok ama Hak’tan emir yok. Yalnız elini yüzünü suya tut serinle ama içme”, dedi.

Aynı sözü Hz. Hüseyin yerine getirdiğinde, Fırat beş metre yüksekliğinde göklere fışkırdı. Kerameti gören Yezid, elindeki su testisini korkudan yere atarak kırdı…Muaviye, Hz. Hüseyin’e korku vermek isteyip tehdit etti ve dedesinin emaneti olan Kur’anı…istedi…Hz. Hüseyin, “Kanım canım helal olsun, siz bu Kur’ana el koyamazsınız. O, dedemin bana mirasıdır” dedi. Korkmadığını anlayan Muaviye, emellerini gerçekleştirmek için sebepler aramaya başladı. Oturup beraber tuzak kurdukları insanlarla, Hz. Hüseyin’i ne için keseceklerini ve toplumun gözünde nasıl küçük düşürebileceklerini düşünmeye başladılar. Kur’ana sahip olmak için kesiyoruz, diyemediler. (Hz. Hüseyin’i kesmek için görevlendirilen celladın adı, Metin idi.) Metin’in kızı Selime’ye, Hz. Hüseyin’in göz koyup elde etmek istediğini uydurup tuzak kurarak keselim dediler. O zaman her tarafta “Bir peygamberin torunu bunu yapar mı?” diyenlere, kurdukları tuzağı kabul ettirmeye çalıştılar…Toplumun ağzını tutabilmek için davetler verip, yemek yedirip, içki masaları kurarak Arap kızlarını oynatarak ihtişam yaptılar…Hz. Hüseyin’in kesilmesi için emir verdiler. Hz. Hüseyin bıçak altında Kur’anı okumaya başlayınca ağzını bağladılar. O zaman “Yezid! Sen benim dillerimi bağladın ama kalbimi bağlayamazsın. Bu ses benim atam Aliyel Mürtezanın sesidir. Hiçbir zaman kesemezsin.” deyince boynunu ters döndürdüler ve…O anda Allah tarafından gökyüzü üçe bölündü. Bir tarafı siyahlaşarak afetlar, yağmurlar yağdırdı, heyelanlar oldu. Bir tarafı kırmızı ateş gibi renge girdi. Hz. Hüseyin’in kanı göklere çıktı. Melekler yasa büründü, bir yanında ise nurlar doğarak gökkuşağını gösterdi. Arılar iki cinse bölünerek, cesedi korumaya başlayınca yanına gelmek isteyen insanları sokarak uzaklaştırdılar. (Arıların insanları sokmasının sebebi sırrı budur.)…

Hz. Hüseyin…Mart ayının dördüncü günü tuzakla yakalandı; on beşi Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gecenin sabahı şehit düştü…O sırada Ehlibeyti seven bütün insanlar kötülüklere uğratıldı. Bundan dolayı, bu insanlar yas-ı mateme büründü, karalar giyindi…Muaviye…Kerbela’yı dağıttı. Evliyaların hepsini işkencelere vererek Şam sokaklarında, çıplak bir şekilde develere bindirerek sokak sokak gezdirdi. Bütün toplumu korkutabilmek için her türlü kafirliğini gösterdi. Bu arada, Kerbela’da bulunan diğer evliyalar, göç etmeye başladılar… Geride kalan bütün insanlar yasa girerek Hz. Hüseyin için oruç tuttular. Canı için “Aşure Çorbası”…ikram ettiler…Muaviye bir kısmına toprak vererek, bir kısmına da para, altın vererek kendisine itaat etmeye zorladı. Kabul etmeyen insanların kafalarını, kollarını keserek işkencelerle taş mağaralara maphus etti. Karşı koyan insanları, yok etmek için çabaladı. Bir kısmı da kendi çıkarları için Muaviye’ye destek oldu…”

Aleviler arasındaki yaygın inanışa göre, Muharrem orucunun sahuru yoktur ve belirlenmiş bir iftar vakti de yoktur31. Oruç öncesinde yapılan niyet şu şekildedir32:

“Bism-i Şah, Allah… Allah…

Tüm peygamberlerin tuttuğu Muharrem orucunu ve mâtemini tutacağım için şükürler olsun. Bana kolaylıklar ve sabretmeyi nasip eyle yarabbi.

Erenlerin himmetine, Hak-Muhammed-Ali aşkına, İmam Hüseyin ve Kerbelâ şehitlerinin susuzluk niyetine. Kerbelâ şehitlerinin temiz ruhlarına, matem orucu niyeti ile Hz. Fatima Anamızın şefaatine On iki İmam, On dört Masum Pâk’ın şevkine, On yedi Kemerbest hürmetine hazır-gaip, gerçek erenlerin yüce himmetleri üzerimizde hazır ve nazır ola. Yuh münkire, lânet Yezit’e, rahmet mümine. Allah eyvallah, gerçeğe Hû.”

Akşam vakti oruç açılınca yapılan dua ise şu şekildedir33:

“Bism-i Şah, Allah… Allah…

Yarabbi! Senin rızan için oruç tuttuk. Ehlibeytinin sevgisi ve muhabbeti aşkına matem yaşıyoruz. Niyetlerimizi, niyazlarımızı ve oruçlarımızı dergâhı izzetinde kabul eyle Can ve baş vererek senin Hakk yolundan ayrılmayan mazlum Kerbelâ şehitlerinin ve şehitler Şahı İmam Hüseyin aşkına rahmetini ve yardımlarını bizlerden esirgeme. Orucumuzu ve yaşanılan matemi sırr-ı Kerbelâ hakkı için kabul eyle yarabbi.

Duası bizden kabulü Allah’tan ola. Gerçeğe Hû”.

Ancak Pir Zöhre Ana’nın kitabında muharrem orucu ve muharrem ayı duası için aşağıdakiler anlatılmaktadır34:

“Bu oruçta kurallar şu şekildedir: Kesinlikle su içilmez, elma yenmez, kuşburnu ve madımak otu yenmez, evlilik ilişkilerinde tedbirli olunmalıdır. Bu oruç sırasında bazı yörelerde kendi kurallarına göre banyo yapılmaz, soğan, patates, et, yumurta, çay gibi maddeler yenerek oruç tutulmaz, diye bir uygulama vardır. Bu uygulama yanlıştır. Oysaki, temiz bir şekilde abdesti ve namazı ile dört dörtlük bir inançla oruç tutulmalıdır. Sadece yakıcı yemeklerden uzak olunmalı, ayrıca zevke göre yemek yapılmadan, ne bulunur ise yenmelidir. Sadece önem verilen husus suyun içilmemesidir. Bu Yas-ı Matem’in sonunda, oruç tutmadan kurban kesilip çorba verilemez. Kurbanın sebebi ise, Hz. Hüseyin’e “Ya Hüseyin, sen dedenin varlığı olan Kur’anı ispat edebilmek için can cömertliği yapmışsın, biz de senin sizin şefaatınıza ulaşabilmek için canımız değil, malımızdan bir damla kan göstererek kanı, kanına kabul etmeni; şefaatından mahrum kalmamak için kurbanlarımızı kanın gibi kabul etmeni diliyoruz” demektir. Bundan dolayı boy abdestleri alınıp gözyaşları ile bütün On İki İmamları dile getirip Ehlibeytin varlığına sığınarak ve bildiğimiz duaları okuyarak kesmeliyiz. Bu çorbayı kendi evlerinde veya yakın türbelerde pişirerek yedirmelidirler. Kesinlikle ortak kurban ve çorba yapılamaz. Geçmişte insanların yaptıkları gibi her kişinin yarması, şekeri karıştırılıp yapılamaz. Çorbayı yapanlar tek başlarına yapmalıdırlar. Bu çorba, şart olarak değil, evliyalara inancını, sevgisini ve aşkını bağlayıp Allah rızası için yapılmalıdır. Bu Yas-ı Matem Müslümanlıkta yeri olan bir matemdir ve haktır. Orucun sahur zamanı gece en geç saat 4:30’da bitmelidir. Orucun akşam açılma saati ise, saat 18:00 ve sonlarıdır. Bu esnada sofra duası okunmalıdır:

Allah, Allah, Allah

Allah Muhammed Ya Ali

Adile Anam keyfeni

Fatıma sofra bedeli

Dil bizden lütuf Pirden diyeni

Geçmiş insanlara sereni

Lokması kabul olsun vereni

Pir ismini tepsisinde göreni

Hasan ile Hüseyin’i seveni,

Kaşık sunup ekmeğini böleni

Helal olsun doğrulukla yiyeni

Şah-ı Merdan Ali duası toplansın meydan sofrası

Allah Muhammed Ya Ali, On İki İmam, Ehlibeytin niyazı.

Dolayısıyla, hiçbir zaman geceleri sahura kalkmadan oruç tutulmaz. Yemek yenilmese de kalkıp elini yüzünü yıkayıp abdest alarak niyet edilmelidir…Orucun açılması, üzüm ve hurma ile olmalıdır. Yas aylarında düğün, nişan, eğlence yapılması günahtır. Sonucunda ise, aile huzursuzluklarına yol açar. Aralıktan Mart ayı sonuna kadar beklenmelidir…Her gelen evliya Hz. Hüseyin’in aşkını, çilesini, sitemini dile getirerek yaşatır.”

 

  1. Muharrem Ayı Ne Zaman?

Yaygın kanıya göre, Hicri takvimi esas alan insanlar için Muharrem orucu 2020’de 20 Ağustos’ta başlamıştı. Muharrem orucu 2021’de ise 6 Ağustos’ta Masumu Pak orucu ve 9 Ağustos’ta muharrem orucu ile başlayacak. Bu yaygın kanıya göre35:

“Muharrem Hicri takvimin ilk ayı olup, 1 Muharrem Hicri yılbaşıdır. Hicri takvim hicreti esas alır. Hicret, Miladi takvime göre, 622 senesinde puta tapanların Hz. Muhammed ve çevresindeki Müslümanlara, Mekke’de hayat hakkı tanımaması üzerine Medine’ye göç etmelerini başlangıç kabul eden ve Ay’ın Dünya çevresinde dolanımını esas alan bir takvim sistemidir. Ülkemizde kullanılan Miladi takvim ise Hz. İsa’nın doğumunu milat kabul eder. Halife Ömer’in dönemi içinde hicretin 17’nci yılında Hz. Ali’nin önerisiyle alınan bir kararla hicretin olduğu yıl, Hicri takvimin birinci yılı ve o yılın Muharrem ayı da Hicri Kameri takvimin birinci ayı olarak kabul edilmiştir. Hicri-Kameri takvim Ay’ın Dünya’nın etrafında dönüşüne göre tamamlanır. Bundan dolayı İslamiyet’teki dini gün ve bayramlar Miladi takvime göre her yıl bir önceki yıldan 10–11 gün önce gelmektedir.

…Kurban Bayramı Hicri takvime göre Zilhicce ayının 10. günü başlar. Kurban Bayramının 1. gününden başlayarak 20 gün sayılır. 20. günün akşamı Muharrem orucu için niyet edilir ve oruç başlar. Muharrem orucu Hicri aylardan ilk ay olan Muharrem ayının birinci günü başlar. Ancak bazı yörelerde üç gün önceden de oruca başlayanlar olur. Bu üç günlük oruca Masum-u Paklar 17, Müslim Akiy l18 ve Hür Şehit 19 için tutulan oruçtur. Mâsûm-u Pâk: Alevîlikte küçük yaşta şehit edilen Ehl-i Beyt ve On iki İmam’ın oğulları için kullanılan bir kavramdır. Yaşları küçük olduğu için pâk ve mâsum diye adlandırılmıştır. Caferîlikte de “Ondört Mâsûm”; denilen bir kavram bulunmaktadır. Alevîlikteki On dört Mâsûm-u Pâk’tan farklı olarak, Muhammed Mustafa, Fatıma Zehra ile On İki İmâm’ı kapsamaktadır”.

Peki ama matem tarihleri neden dönmektedir? Pir Zöhre Ana’nın kitabında muharrem orucu ne zaman sorusu için aşağıdakiler anlatılmaktadır36:

“Esas hakikat oruçları üç aylardaki Ehlibeyt’in yas-ı matemleri adına tutulan oruçlardır. Bu aylar: Aralık, Ocak, Şubat ve Mart aylarıdır. Mart ayında tutulan orucun tarihleri hiçbir zaman değişmemiştir. Ancak Muaviye yas-ı matem oruçlarının ayını, gününü değiştirebilmek ve Hz. Hüseyin’in ne sebeple şehit edildiğinin anlaşılmaması için Üç Aylar olarak bilinen ayların ismini değiştirip, kendisi için uydurduğu orucun varlığına uygulayarak oruçları saptırmıştır. Şu anda Aleviler tarafından tutulan ve Kurban Bayramının peşinden gelen oruç, yas-ı matem (Muharrem) ayı olarak yanlış uygulanmaktadır. Otuz günlük Ramazan orucunun peşinden dolanmasını sağlamaya yönelik olarak Muaviye tarafından insanları yanıltmak için uydurulmuştur. Yas-ı Matem orucu belirttiğimiz gibi esas olarak Mart ayında tutulması gerekir. Başlangıcı 25 Şubat gecesi olup 15 Mart akşamı sona erer. 16 Mart günü aşure çorbası verilir ve 31 Mart’a kadar devam eder. Bu oruç hiç kesilmeden ve tarihi değiştirilmeden tutulur. Hepsi 18 güne bağlanır. Şubat ayının 26, 27, 28’inci günleri ile Hz. Hızır olan Muhammed Mustafa’nın, yani Hz. Hüseyin’in dedesinin yası olup oruçlar başlar. Mart ayının 1, 2, 3’üncü gününe gelen oruç ise Ebamüslüm denilen evliyanın orucudur. Bu da üçler aşkına tutulmuştur. Bu oruç Allah rızası için tutulan oruçtur. Geriye kalan on iki gün ise Hz. İmam Hüseyin için tutulan oruç olup 4 Mart’ta başlar, 15 Mart’a kadar devam eder…Yas-ı Matem, Mart ayındadır. Hiçbir zaman dönmez ve tarihi değişmez. Normal bir insanın ölüm ve doğum tarihleri nasıl belli ise bu evliyanınki de aynı şekilde uygulanmalıdır. “On İki ay davacıdır” diyen insanlar, gerçeği bilemediklerinden böyle uygulanagelmiştir. Bu evliyanın yası ömür boyunca unutulmamalıdır. On Kasım’da Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm tarihi nasıl belli olup değişmiyorsa, Hz. Hüseyin’in gayba girdiği gün de değişmez.”

Görüldüğü üzere Pir Zöhre Ana, Hz. Hüseyin’in şehit edildiği zamanı ve nedenlerini anlatmıştır. Buna göre, Muharrem Orucu Hz. Hüseyin için tutulmaktadır. “Her yıl Muharrem ayının farklı günlere veya aylara denk gelmesi Hicri takvimin sonucudur. Hicri takvimin mucidi Ömer’dir”37.

  1. Sonuç

Yezid ve onun peşinden gidenler, siyah şeriat bayraklarıyla Ehlibeyt’e ve onun nesline savaş açmış, zulümler yapmış, kötülüğün simgesi haline gelmiş, saltanat sevdasını Hakk’ın ve hukukun önüne koymuş, yalan ve talanla hakikatleri gizlemeye ve yaptıklarını örtbas etmeye çalışmıştır. Bu gerçeklik, tarihsel olarak belgelenmiş bir gerçekliktir. Bu kişilerce, Emeviler döneminden başlanılarak fethedilen yerlerdeki kiliseler örnek alınmış, var olan kiliseler camiye dönüştürülmüş veyahut kiliseler gibi ihtişamlı ve büyük yapılarda camiler inşa edilmiştir. Daha sonra bu Emevi camilerinde Ehlibeyt’e ve soyuna küfür ve hakaret “ritüel” hale getirilmiştir38. Oysaki, inançta şekilcilikten, gösterişten ziyade gönülde zenginlik, enginlik önemlidir. Teslim Abdal der ki:

“Gel Ha Gönül Havalanma

Engin Ol Gönül Engin Ol

Dünya Malına Güvenme

Engin Ol Gönül Engin Ol”39

Aslında tarih boyunca, Hak tarafından insanlara hakikati öğrenmeleri ve bu yolda yürümeleri için gönderilen evliyalar Hz. Hüseyin’i ve Kerbela’yı hep bildirmiştir. Lakin, bu evliyaların yaşadıkları dönemin koşulları ve onların sırrına şahit olmuş insanların dahi gönüllerine güman (şüphe) getirmesi, Hak sesine kulaklarını kapatması, evliyaların bildirdikleri hakikatlerin günümüze kadar gelmesini engellemiştir. Bu evliyaların söyledikleri nefesler sözlü gelenekte yaşatılmaya çalışılmış, onlarda kimi zaman değişerek nesilden nesile aktarılmıştır.

Nitekim; günümüze yakın yaşanmış tarihsel olaylarla ilgili dahi zıt görüşler mevcutken, bugünden yaklaşık 1300 yıl önce yaşanmış Kerbela olayı ile ilgili yaygın kabul edilen görüşler ve tarihler ne kadar doğrudur? Hakikate sadece bir mürşit sayesinde ulaşabiliriz. En son gelen Hak evliyası Pir Zöhre Ana’nın dilinde de Kerbela ve Hz. Hüseyin var idi. Yukarıda onun nefeslerine ve sözlerine yer verdik. Bir mürşid olarak hakikati bildirmekteydi. Bizlere düşen ise sadece bir mürşidin sesine kulak verip güman getirmeden Allah rızası için Hz. Hüseyin’in ve Ehlibeytin yasını hakkıyla tutabilmektir:

“Mürşidin nefesi Hak nefesidir
Mürşid sözün tutmayanlar asidir
Mürşidin rızası Hak rızasıdır
Hak deyip tuttuğum yoldan ayrılmam”40 

NOTLAR

  • Rıza Yıldırım, Geleneksel Alevilik: İnanç, İbadet, Kurumlar, Toplumsal Yapı, Kolektif Bellek. (İstanbul: İletişim Yayınları, 2018), 220-1
  • Zöhre Ana, Ali Pirimdir Yolu Bizimdir. (Ankara: Volkan Matbaacılık, 1998), 54-5
  • Kamil Yaşaroğlu, Muharrem. (TDV İslam Ansiklopedisi, 2006). https://islamansiklopedisi.org.tr/muharrem–ay
  • g.e.
  • g.e.
  • g.e.
  • g.e.
  • g.e.
  • g.e.
  • Yusuf Şevki Yavuz. Aşura. (TDV İslam Ansiklopedisi, 1991). https://islamansiklopedisi.org.tr/asura
  • g.e.
  • Kamil Yaşaroğlu, Muharrem. (TDV İslam Ansiklopedisi, 2006). https://islamansiklopedisi.org.tr/muharrem–ay
  • g.e.
  • Cenksu Üçer, Tokat Yöresinde Geleneksel Alevilik. (Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2015), 319-20
  • g.e., 320
  • g.e.
  • g.e.
  • g.e.
  • g.e.
  • g.e.
  • g.e., 321
  • g.e.
  • g.e., 322
  • g.e.
  • g.e.
  • Hüseyin Dedekargınoğlu. Muharrem ve Aşure. (Hitit Üniversitesi Yayınları: Hünkâr Alevîlik Bektaşîlik Akademik Araştırmalar Dergisi, 2015), 35
  • g.e.
  • Cafer Özdemir. Hak Aşığı Amasyalı Fedai Baba ve Tasavvuf Kültürü. (Ankara: Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi 83, 2017), 135
  • Türkü Sitesi. Kul Himmet’in Bilinmeyen Deyişleri, http://www.turkuler.com/ozan/DKkulhimmet.asp
  • Zöhre Ana, Ali Pirimdir Yolu Bizimdir. (Ankara: Volkan Matbaacılık, 1998), 5-49
  • Hüseyin Dedekargınoğlu. Muharrem ve Aşure. (Hitit Üniversitesi Yayınları: Hünkâr Alevîlik Bektaşîlik Akademik Araştırmalar Dergisi, 2015), 38
  • g.e., 39
  • g.e., 40
  • Zöhre Ana, Ali Pirimdir Yolu Bizimdir. (Ankara: Volkan Matbaacılık, 1998), 46-9
  • Hüseyin Dedekargınoğlu. Muharrem ve Aşure. (Hitit Üniversitesi Yayınları: Hünkâr Alevîlik Bektaşîlik Akademik Araştırmalar Dergisi, 2015), 32, 37
  • Zöhre Ana, Ali Pirimdir Yolu Bizimdir. (Ankara: Volkan Matbaacılık, 1998), 46-9
  • Pir Zöhre Ana. Muharrem Ayı ve Aşure. https://zohreana.com/muharrem-ayi-ve-asure/
  • Pir Zöhre Ana. Muharrem Orucu Nedir? (https://zohreana.com/muharrem-orucu-nedir/)
  • Türkü Sitesi. Gel Ha Gönül Havalanma, http://www.turkuler.com/sozler/turku_gel_ha_gonul_havalanma.html
  • Türkü Sitesi. Şah Hatayi (Şah İsmail) (1487- 1524), https://www.turkuler.com/ozan/sahhatayi.asp
Paylaş

7 YORUMLAR

  1. Muharrem Orucu ne zaman tutulur sorusunun gerçek cevabını Pirmizden, Pir dilinden,sözünden öğrendiğimiz için şükrediyorum. Pirimizin dediği günde, Pirimizden öğrendiğimiz şekilde ibadetlerimizle yas-ı matemimizi tutup,  Pirimize ve yoluna layık olmaya çalışmak bizler için en büyük mutluluktur. “Gerçekler gerçeklerden öğrenilir.” [PİR ZÖHRE ANA].
    Çok şükür Pirimiz Zöhre Anamıza, çok şükür  Pirimizin gösterdiği Allah-Muhammed-Ali yolundan gidebilmeye, çok şükür yas-ı matemlerimizi tutmaya nasip edene. Allah Pir Zöhre Anamızın yolundan izinden ayırmasın, yoluna layık etsin. Aşk ile niyaz ederim.

  2. 1600 yıldır acısı ,gönüllerdeki derdi bitmeyen Hz.Üseyin için tutulan yas matemleri Allah kabul etsin ,son nefeslerimize kadar tutmayı nasip etsin.
    Dünya durdukça Hz.Üseyin’in acısı bitmeyecektir, iki cihanın sultanı, şefaatkani ,şehitler serdarı Hz.Üseyin’e , Ehlibeyt’imize ve Erenler Şah’ı Yüce Pirimiz Zöhre Ana’mıza aşk ile niyazımız olsun.
    Tam olarak Hz.Üseyin için olduğu bilinmeyen “Oniki İmamlar Orucu” diye geçen geleneksel olarak tutulan Muharrem Orucu ne zaman başlıyor yazınız yerinde olmuş, bu sayede herkes öğrenmiş olur. Teşekkürler.

  3. İnancın, değerlerin yok sayılmaya başladığı hatta asimile olduğu bu devirde insanlara doğruları, gerçek tarihleri bildiren bu tür bilgilendirmeler yapmanızı taktir ediyorum.

    Daha önce paylaşmış olduğunuz tüm bilgilendirmelerinizi takip ettim. ‘Muharrem Orucu Ne Zaman başlıyor’ adlı paylaşımınız gibi yapacağınız diğer bilgileri de paylaşmanızı merakla beklemekteyim.

  4. Yerin göğün, dağın taşın, havanın suyun, kurdun kuşun bir anda İmam Hüseyin için yasa girdiği ay olan muharrem ayı ile ilgili “Muharrem Orucu Ne Zaman başlıyor” başlığı altında yaptığınız paylaşımlar çok değerli bilgiler. Bunun için tüm Pir Zöhre Ana sitesi emekçilerine teşekkürlerimizi sunarım.
    Ayrıca böylesine değerli Ehlibeyt ibadetlerini bize anlatıp gösteren bu konularda rehberlik eden Şahı Merdan Pir Zöhre Ana’mıza da niyazlarımız olsun. Allah bizleri Onun ve Ailesinin ışığından ayırmasın. Bizlere daima o yola layıkıyla gidip gelmeyi nasip etsin.

    Herkesin bu zamanda kafasına göre üç gün beş gün tuttuğu, hatta her sene ayrı günlerde değiştirerek tuttuğu İmam Hüseyin’in yası matemi olan muharrem orucunu Pir Zöhre Ana’mızın verdiği bu değerli bilgiler sayesinde inşallah artık düzgün bir şekilde tutmaya başlayacaklardır. Bu hem Alevilik yolu için hem de Alevilerin birlik beraberliği için büyük bir adım olmuş olacaktır.
    İmam Hüseyin ibadetlerimizi kabul etsin.

  5. Muharrem Orucuyla ilgili bu yazı gerçekten herkesle paylaşılması ve herkes tarafından okunması gereken bir yazı olmuş. Hiçbir şekilde doğruluk payı bulunmayan bilgilerin bu kadar çok insan tarafından okunulduğu ve yaygınlaştığı böyle bir devirde, doğru ve gerçek bilgiler paylaşılması hem Alevilik yolu ve inancı için hem de Aleviler için çok önem arz etmektedir.
    Muhammed Ali On İki İmam Ehlibeyt yolunu ve ibadetlerini gerçek bir evliya olan Pir Zöhre Anamız sayesinde tüm gerçekliğiyle yaşadığımız için ne mutlu bizlere.

  6. Gül yüzlü Pirimiz Zöhre Anamıza aşk ile niyaz olsun… Bize verdiği tüm emekler, bilgiler, gösterdiği gerçekler, yolumuz ortadadır. Tüm bu bilgi ve ilim tarihin gerçekleridir, muharrem orucu ne zaman öğrenmek isteyenler için çok güzel bir paylaşım olmuş, emeklerinize sağlık. Şükürler olsun bu devirde bir mürşid izinde yaşamak nasip oldu.

    Afitap cemalin görelden beri
    Arttı derûnumda hicran sevdiğim
    Layık mı gezeyim böyle serseri
    Yok mudur lütfunla ihsan sevdiğim

    Biçare gönlümün nevası yoktur
    Açılmış bir gül-i ranası yoktur
    Derd-i derunumun devası yoktur
    Sen eyle derdime derman sevdiğim

    Kadrini bilesin bağrı yanığın
    Uyma hiç sözüne her münafığın
    Gönlünün tahtında her bir âşığın
    Sensin hükmeyleyen sultan sevdiğim

    İnsaf et halime yandım derdine
    Aşkım galip zemherinin berdine
    Merhem eyle Seyranî’nin derdine
    Enva-ı ilaçla Lokman sevdiğim

  7. Pirimizin, mürşidimiz Zöhre Anamızın ilmi, yüzyıllardır gömülü tarihin, yanlışlarla değişen gerçeklerin kendisidir. Değiştirilmiş ve bozulmuş kaynakların içinden, doğrulara erişmek bu yüzyılda daha zor. 21. Yüzyıla gelmiş Pirimiz gerçekleri aşikar ettikten sonra bize düşen, bu bilgileri yaşatmak ve topluma yaymak.
    Değerli paylaşım için teşekkür ederiz, emeklerinize sağlık.
    Pirimiz, mürşidimiz Zöhre Anamıza aşk ile niyaz eder, Ehlibeyt okulundan bu Bilgileri alabilmek nasip olduğu için şükranlarımı sunarım.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz