Alevilikte Gusül Abdesti Nasıl Alınır?
AMACIMIZ; İslam dininin gerçek kimliği ve yapısıyla tanıtılmasını, insanların din konusunda aydınlatılmasını, bilgilendirilmesini sağlamak, bu konularda bilimsel ve tarihsel araştırmalar yapmak olup insanlığın gerçek kimliği ve yapısıyla tanıtılmasını, saptanmasını, din ve inanç özgürlüğünün sağlanmasını, inançları farklı kişilerin hoşgörü, barış, huzur ve kardeşlik içinde yaşamaları için çalışmalar yapmaktır. Bütün bu değerler Yüce Atatürk’ün temelinde laiklik olan demokratik sisteminin demokratik çözüm yöntemlerinin içerisinde mevcuttur (PİR ZÖHRE ANA, MEHTAPTAKİ ERENLER, 2. Baskı 1996).
Gerçekler, yalnızca gerçeklerden öğrenilir.
Gerçekleri yalnızca gerçekler bildirir.
O gerçekler de can gözü açık olan erenler, evliyalar, ermişlerdir. (PİR ZÖHRE ANA)
Alevilikte Gusül Abdesti Nasıl Alınır? adlı makalemiz; PİR ZÖHRE ANA’nın yukarıda belirttiği ilkeleri örnek alıp bu doğrultuda doğru ve gerçek bilgiler verilerek hazırlanmıştır.
ÖZET
Yolumuz, Muhammed Ali yoludur. Hz. Muhammed ve Hz. Ali, bu yolu nefesleriyle, ibadetleriyle insanlığa miras olarak bırakmışlardır. Gösterdikleri yolun kurallarını yerine getiren ve Kırklar Dergâhındaki ibadetlerini bu şekilde yapan, bütün derviş, ermiş kişiler vasıtasıyla da insanlık adına Muhammed Ali’nin gösterdiği güzellikleri bizlere aktaran ve mezhep olarak Alevilik mezhebini getiren, İmam Cafer adıyla bilinen evliyadır. (Toplumda bilinen ismi İmam Caferi Sadık’tır.) Alevilik mezhep olarak ilk defa Muaviye katliamıyla tahriklere ve bölüntülere uğradı. 1500 yıl önce başlamış olan bu tahrikler halen devam etmektedir.
İnsanlığın yolu, ilimdir. İlmin kapısı, Hacı Bektaşi Velimizin dediği gibi; “Allah ışığı”dır. Bu ışığın sahibi de bin bir dondan baş gösteren, insanlık sancağını çeken, bir ismiyle Hazreti Ali, bir ismiyle de Şahımerdan tanınan Allah’ın aslanıdır. Allah birdir, Muhammed-Ali yolunda ikilik yoktur birlik vardır. Muhammed-Ali mezhebi olarak bilinen Alevilik, ayrı bir mezhep olarak görülemez. Görülemeyeceği gibi de kimsenin, yolumuzu başka mezheplerle karşılaştırarak, kişisel sorunlarıyla dışlamaya, çamur atmaya hakkı yoktur. Yani bu yolu mezhep olarak görmek istemeyen birtakım insanlar, İslamiyet dışı ve Müslümanlık adı altında yargılayarak kirletemez.
Abdest, bir insanın bedenindeki hem ten temizliğine hem iman temizliğine hem de ele, dile, bele sahip olmak ve nefsine uymayıp, Allah katında her zaman dürüst olarak kendini kabul ettirmek için söz verip, sözünü yerine getirmesidir. Yapılan ibadetin temeli de dinimizde en geçerli olan Hak Aşkı, insan sevgisi, dürüstlük ve ele, dile, bele sahip olup nefsini ıslah etmektir. Abdest; ibadetleri yapabilmek için bir düzen içerisinde bazı organları yıkayıp bazılarını mesh etme yoluyla yapılan arınma ve temizliktir. Abdest ve namaz, Muhammed-Ali’nin, onlara gönül veren ve onların yolundan gitmek isteyen insanlara bıraktığı bir ışıktır, ibadettir (PİR ZÖHRE ANA).
Anahtar Kelimeler: Allah, Hz. Muhammed, Hz. Ali, Alevilik, İman, İbadet. Abdest, Gusül Abdesti, Dua Temizlik.
ALEVİLİK NEDİR?
Alevilik; Muhammed Ali yoludur. Allah’ın bizlere ışık tutması için Hz. Muhammed’i rehber, Hz. Ali’yi mürşit kapısı olarak bildirmesidir. Alevilik aynı zamanda Allah Muhammed Ali, On İki İmam ve Ehlibeyt aşkını ve sevgisini temel alan, önderliğini Ehlibeyt neslinden gelen keramet sahibi Evliyaların yaptığı bir inanç, ibadet ve insanlık yoludur. Dem Allah’ın evliyaya verdiği nefesidir. Bu nefesleri de çoğu kişiler Duvazı İmam, beyit olarak bilirler. Allah’ın bin bir isminden biri de Elif’tir. Hz. Ali’nin oğlu Hz. Üseyin’in Muaviye elinden şehit edilmesinden sonra toplum kendisine itaat etmeye zorlamıştır. Kabul etmeyen insanların kafalarını, kollarını keserek işkencelerle taş mağaralara mahpus etmiştir. Karşı koyan insanları, yok etmeye çabalamıştır.
Bir kısmı da kendi çıkarları için Muaviye’ye destek olmuştur. Oy birliği ile seçim yapmışlardır, bir kısmı Muhammed-Ali’yi suçlayıp “Kendi kerametleri, güçleri olsaydı Hüseyin’i kestirmezlerdi” diyerek günahkâr olmuşlardır. Bu kısımdaki insanlar kendi aralarında kavimler kurmuşlardır. Bir kısım insanlar ise, Muhammed -Ali cemde, namazda ibadet taçları (bu taçlara kızıldeli tacı denilmektedir) giyindiklerinden; bu tacın varlığını taşımak isteyen insanlar, birbirini tanımak için kırmızı taç takınmışlardır. Bu kişilere, “Kırmızı Başlı İnsanlar” denilmiş ve suçlanmışlardır. (şimdiki tabiri Kızılbaş kelimesidir.
Kızılbaşlık buradan kalmıştır. Kızılbaşlığın bir ismi de Alevilik olarak bilinmektedir.) Kızılbaş ismini alan insanlar, gerçek iç yüzüyle Muhammed-Ali’ye bağlı kalan ve can cömertliği ile saygı duyan, Muhammed-Ali’nin yoluna sahip çıkan Hz. Hüseyin adına Kuran’ı savunan, bin beş yüz seneden beri tahrik edilip, toplumdan dışlanmak istenen neslin insanlarıdır. Muhammed-Ali yolunda ikilik, ayrımcılık, yobazlık, çıkarcılık, insanları kullanmacılık ve mezhep ayrımcılığı yapan bir görüş yoktur. Bunları yapan insanlar, Hak katında günahkardır. Dinimizde temizlik ile, dil ile, iman ile her şeyin en güzelini yaparak ibadetlerimizi yerine getirmeliyiz (PİR ZÖHRE ANA, MEHTAPTAKİ ERENLER KİTABI, 2.BASKI, 1996).
https://zohreana.com/alevi-nedir-alevilik-nedir/
ALEVİLİKTE GUSÜL ABDESTİ’NİN ALINMASI
Alevilikte abdest vardır. Hem normal abdest hem de boy abdesti de dediğimiz gusül abdesti vardır. Abdest, bir insanın bedenindeki hem ten temizliğine hem iman temizliğine hem de ele, dile, bele sahip olmak ve nefsine uymayıp, Allah katında her zaman dürüst olarak kendini kabul ettirmek için söz verip, sözünü yerine getirmesidir. Görünüşte su ile ıslanarak, kişilerin aldığı abdest hiçbir şekilde özü ile alınmadıktan sonra alınan abdestin kıymeti yoktur. Ve bu gösteriş abdesti olur.
Müslümanlıkta alınan abdest, önce Allah sonra kendi bedenine ve tenine, dinince güzel yönleri ile alınmış olmalıdır. Abdest almak bir insanın bedenindeki hem ten temizliğine hem iman temizliğine hem de ele, dile, bele sahip olmak ve nefsine uymamak, Allah katında her zaman dürüst olarak kendini kabul ettirmek için, sözünü yerine getirmesidir.
Görünüşte suya ıslanarak, kişilerin aldığı abdest, hiçbir şekilde özü ile alınmadıktan sonra, alınan abdestin kıymeti yoktur ve bu gösteriş abdesti olur.
Hz. Ali’nin yaşadığı dönemde, abdestini alış ve namazını kılış şekli şöyleydi:
İlk önce Enz-ü Billahimene şeytan-i racim Bismillah-i Rahma-ni Rahim vela havle vela kuvvet illa billa Ali ülazım.
Kulfu Allah-ü ahat Allah-ü samet velem yelit velem yulet velem ya küllehü küfen ahat.
Elhamdürillahi Rabbil Alemine errahmanirrahim Maliki yevmüddin iyyake na-büdin iyyake nestain sıradel müstakim sıradelleizine en amte gayrül mağdubi veladdalin.
Eş hed-ü enla ilahe illallah Hak birsin Muhammede Resulallah Ali’yi Ali yullah Veliyi Kabeyi yullah Mürşidi Kamil Kamili Mürşidullah.
Allahümme salli ala seydine Muhammed ve ala Ali seydine Muhammed.
denildikten sonra abdest alınır.
Abdeste, eller yıkanarak başlanır. Eller, üç defa Allah, Muhammed, ya Ali diyerek yıkanır. Sağ ele üç defa su alınarak, Allah, Muhammed, ya Ali deyip, dirseğe kadar su verilir. Aynı şekilde sol el, dirseğe kadar Allah, Muhammed, ya Ali diyerek yıkanır. Sonra üç defa ağıza yine Allah, Muhammed, ya Ali diyerek su verilip gargar yapılır. Üç defa buruna, Allah, Muhammed, ya Ali diyerek su verilerek temizlenir. Üç defa Allah, Muhammed, ya Ali denilerek yüze su serpilir. Kulak içi ve dışı Allah, Muhammed, ya Ali diyerek yıkanır. Sonra, su, sol elden sağ ele alınarak Allah, Muhammed, ya Ali diyerek başından boyuna doğru mest verilir. Sonra, sağ ayak üstü ve altı sağ el ile üç defa Allah, Muhammed, ya Ali ayrı ayrı yıkanır. Aynı şekilde sol ayak yıkanır. Sağ tarafa dönülerek Allahümme Salli Ala Seydine Muhammed ve Ala Ali Seydine Muhammed diyerek, selafat verilir. Tekrar üç defa el yıkanarak abdest bitirilir.
Bu uygulama, gusül abdesti öncesi alınan abdest için de geçerlidir.
Gusül abdesti ise şöyle alınır:
İlk önce yukarıda gösterildiği gibi normal abdest alınıp sonra; önce sağ omuzdan, sonra sol omuzdan, daha sonra ise baştan aşağı üç defa su dökülerek gusül abdesti alınır PİR ZÖHRE ANA ‘NIN ALİ PİRİMDİR YOLU BİZİMDİR kitabında Abdest açıklaması yer almaktadır.
“Burada, bir insanın bedenindeki hem ten temizliğine hem iman temizliğine hem de ele, dile, bele sahip olmak ve nefsine uymamak, Allah katında her zaman dürüst olarak kendini kabul ettirmek için, sözünü yerine getirmesidir. Görünüşte suya ıslanarak, kişilerin aldığı abdest, hiçbir şekilde özü ile alınmadıktan sonra, alınan abdestin kıymeti yoktur ve bu gösteriş abdesti olur. Müslümanlıkta alınan abdest, önce Allah’a sonra kendi bedenine ve tenine, dinince güzel yönleri ile alınmış olmalıdır. Bile bile yanlış yapılan ibadetin, ne Allah’a ne de kişinin kendine bir hayrı olur.
İslâm dininde olduğunu sanan bazı insanlar, kendi inancına göre abdest ve namaz nedir diyerek, umursamazlar. Oysa ki, bir insanın yaşamında ve ölümünde abdesti de alınır, namazı da kılınır. Bu yüzden güzel yapılan ibadetlerin, Allah katında daima yeri vardır ve yücedir. Muhammed-Ali döneminden sonraki zamanlarda, Müslüman olan bazı insanlar, abdest ve namazı değişik şekillerde alıp, kılmışlardır.”
(PİR ZÖHRE ANA ALİ PİRİMDİR YOLU BİZİMDİR KİTABI, 1. BASKI, 1998)
Abdest ve namaz belli bir inanca ait değildir. Kimse kendisine mal edemez. Sadece Muhammed-Ali, Hak divanına durarak insanların doğru yola yürümeleri ve bütün kötülüklerden kendilerini uzak tutabilmeleri için, Hacı Bektaş-i Veli’nin dediği gibi, “İnsanların eline, diline, beline sahip çıkarak”, Hakkın buyruğundan dışarı çıkmadan, yaşadığı müddetçe Allah’a söz vererek, divanında ibadetini yerine getirmesidir. Abdest ve namaz, Muhammed-Ali’nin, onlara gönül veren ve onların yolundan gitmek isteyen insanlara bıraktığı bir ışıktır, ibadettir. Gerçek ibadetlerden de insanlığa zarar gelmez
(PİR ZÖHRE ANA).
SONUÇ:
Allah birdir, Muhammed-Ali yolunda ikilik yoktur birlik vardır. Hz. Muhammed ve Hz. Ali, bu yolu nefesleriyle, ibadetleriyle insanlığa miras olarak bırakmışlardır. Alevilik mezhep olarak ilk defa Muaviye katliamıyla tahriklere ve bölüntülere uğradı. 1500 yıl önce başlamış olan bu tahrikler halen devam etmektedir. İnsanlığın yolu, ilimdir. İlmin kapısı, Hacı Bektaşi Velimizin dediği gibi; “Allah ışığı”dır. Bu ışığın sahibi de bin bir dondan baş gösteren, insanlık sancağını çeken, bir ismiyle Hazreti Ali, bir ismiyle de Şahımerdan tanınan Allah’ın aslanıdır. Din, dil, ırk ayrımı yapmadan bizim gözümüz ve özümüzde insanların hepsi birdir. Sadece inançları farklı farklıdır. Bu durum içinde de Alevilik ne İslam dışı ne de bir felsefe olarak görülmelidir. Bilhassa Müslümanlıkla değil de iman ve Kuran aşkıyla ibadet ederek bağlanıp o yola yürüyebilmek için bir kul olarak layık oluna bilinirse ne mutlu.
Alevilik de bu kapsamda Muhammed-Ali yoludur. Bu yolu kimse kendine yakıştırarak kullanamaz. Çünkü Allah Muhammed Ali, On İki İmam, Ehlibeyt inancıyla; Kırklar adıyla, mürşitlik yapan, Allah’ın ulu nazar ettiği canlardır. En büyük Allah mirası bunlara lütfedilmiştir. Onların ışığını hiçbir zaman kimse söndüremez, sadece göç eden bedenleridir. Asla ruh ölmez, don (beden) değişir. Don değişenler, evliyalık mertebesinde insanlık adına ışık tutan yol gösteren, kerametleri ve ibadetleriyle öncülük yaparak gelen evliyalardır. Allah’ın insanlığa gönderdiği lütuflardır.
Evliyalar Allah’ın yeryüzündeki vekilleri, insanlığa gönderdiği elçileridir. Hz. Ali’nin bin bir sıfatından biri olarak kendilerini geldikleri dönemdeki insanlara seslerini, nefeslerini ve ışığını gösterip onlara rehberlik etmişlerdir. Evliyalar bir ölür bin doğarlar. Ölen yalnızca bedenleridir. Ruh ölmez bir bedenden diğerine geçer. Bütün Evliyaların ilmi Hz. Ali’den gelir. Öğretmenleri batında Hz. Ali’dir. “Hz. Ali’nin sesi ve nefesi ile ses vermeyen bir kişi ben evliyayım diyemez” (PİR ZÖHRE ANA).
Abdest, bir insanın bedenindeki hem ten temizliğine hem iman temizliğine hem de ele, dile, bele sahip olmak ve nefsine uymayıp, Allah katında her zaman dürüst olarak kendini kabul ettirmek için söz verip, sözünü yerine getirmesidir. Görünüşte suya ıslanarak, kişilerin aldığı abdest, hiçbir şekilde özü ile alınmadıktan sonra, alınan abdestin kıymeti yoktur ve bu gösteriş abdesti olur. Müslümanlıkta alınan abdest, önce Allah’a sonra kendi bedenine ve tenine, dinince güzel yönleri ile alınmış olmalıdır. Bile bile yanlış yapılan ibadetin, ne Allah’a ne de kişinin kendine bir hayrı olur. Abdest ve namaz, Muhammed-Ali’nin, onlara gönül veren ve onların yolundan gitmek isteyen insanlara bıraktığı bir ışıktır, ibadettir. Gerçek ibadetlerden de insanlığa zarar gelmez (PİR ZÖHRE ANA).
KAYNAKÇA
- PİR ZÖHRE ANA MEKTAPTAKİ ERENLER KİTABI 2.BASKI 1996.
- PİR ZÖHRE ANA ALİ PİRİMDİR YOLU BİZİMDİR KİTABI, 1.BASKI, 1998.
- http://www.zohreanaforum.com/sorularla-alevilik/60079-alevilik-nedir.html