Pir Zöhre Ana ve yurdun dört bir yanından gelen sevenleri birlikte; Cumhuriyetimizin kurucusu ve milletimizin fedakâr, sadık hadimi, İnsanlık idealinin seçkin yüzü, eşsiz kahraman Atatürk’ümüze olan namus, şeref ve gönül borcumuzu bir nebze de olsa ödemek için ebedi istirahatgâhı olan anıtkabiri ziyaret ettik.
Günün anlam ve önemini belirten konuşmayı sizlerle de paylaşmak istiyoruz.
” Bugün, bütün Türk Milleti derin bir sükût içinde O’nun ruhunu taziz etmektedir. Bu sükût deniz uğultusu gibi içi ses doludur. Bütün acılarımızla, sevgilerimizle ve hasretlerimizle bu seste tekrar toplanmış bulunuyoruz.
Gözlerimizin önündeki ışık yüzü henüz solmamıştır. Vatan üstündeki yiğit sesi hâlâ her taraftan işitilmektedir. Mustafa Kemal adı gönüllerimizde dalgalanan bir bayrak, Gazi unvanı damarlarımıza vuran bir nabız, Atatürk ismi ise içimizde açan bir güneş, bir doğup bir daha batmayan bir güneştir.
O’nu bir meşale gibi bütün yurdu aydınlata aydınlata dolaşan güzel başı ile aramızda görememek, elbette kayıpların en büyüğüdür.
1881 Atatürk’ün doğum tarihidir.1938 ise asla ölüm tarihi olamaz. Bu tarih ancak fani vücudunun bu dünyayı terk ettiği, gözlerini bu dünyaya yumduğu tarihtir. Bu iki tarih arasındaki hayatı ise bir deryadır, bir ummandır…
O’nu bir gün yer yer dökülen vatan parçalarını toplamak için Bingazi’de, Trablusgarp’ta; başka bir gün elde kalan son çarelere tutunmak için Arabistan ve Suriye Çöllerinde, başka bir gün vatanın muhtaç olduğu her yerde görürsünüz. Bir gün Çanakkale’de Ordudan daha kuvvetli bir kumandandır. Bütün dünyaya buradan geçilmez diyecek ve onun dediği olacaktır.
1919’da Samsuna çıkmış, ayak bastığı toprak yeni bir hayat titremeleri ile uyanmış; Erzurum’da dağınıklıkları toplamış, imandan bir hisar olmuş; Sivas’a gelmiş perişanlıkları millet yapmış; Ankara’ya geldiği gün Dünya yeni bir Türk Devleti’nin şerefle yükseldiğini görmüş, zaferlerini kazandığı ve devrimlerini ilan ettiği gün ise; Cihanın hayranlığını üstünde toplamıştır.
Atatürk bir isyandı! Türk’ün yokluğunu ilan edenlere karşı varlığını ispat eden bir isyan… Atatürk bir imandı! Milletine inanmanın ondaki sonsuz kudrete dayanarak muvaffak olmanın imanı. Bu kaynaklar yaşadıkça hepimiz ondan kuvvet alacağız. Bu tükenmez hazinenin yolunu da bize açmış olan Atatürk, Türk Milleti ile ebedi olarak yaşayacaktır.
Atatürk’ü sevmek demek evvela çok çalışmak demektir. Bu memleketi yükseltme aşkını içinde kor halinde duymak demektir… Bu sabah takvim, Atatürk ile aramızdaki yılların bir yıl daha arttığını gösteriyor. Fakat biz her geçen sene O’na daha çok yaklaşma ihtiyacını duymuyor muyuz? Memleketi baştanbaşa kaplayan ruhu, yine hareketlerimizin tek ve eşsiz hâkimi değil mi? ATATÜRK BU ÜLKENİN HAYAT ŞARTIDIR… O’nun meşalesi daima yurdun üstünde parlayacaktır. Bu, sönmez ve ilahi bir ışıktır. Bu ışık bütün gelecek nesiller için bir kuvvet kaynağı olacaktır.
10 Kasım sadece bir matem günü değildir. Aynı zamanda kararlarımızı ve taahhütlerimizi yenileme günüdür. Kendimize ve milletimize hesap verme günüdür. Atatürk yolunda kalplerimizi ve vazifelerimizi kontrol günüdür.”
Yazının yazarı: Öğretmen Cemile AYTAÇ (Ruhu şad olsun )