Toplumların değeri, kadınlarının sosyal, ekonomik ve siyasi hayatın içinde üstlendikleri mevkiler, roller ile sahip oldukları siyasi haklar ve özgürlüklerle ölçülmektedir.
Cumhuriyetimiz milli egemenlik ve halk iradesi üzerine kurulurken demokrasi ve halkın eşitliğini de temel alır. Birey, aile, zümre ve sınıf egemenliğini olamayacağını, bütün yurttaşların yasa önünde eşitliği esasına dayanır. Bu esaslar doğrultusunda yapılan yasalar ve devrimler sayesinde kadınlar büyük ölçüde erkeklerle eşit haklara sahip olmuşlardır.
Türkiye’de kadınlar 20 Mart 1930′da belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı kazandılar. 1933′te Köy Kanunu’nda muhtar seçme ve köy heyetine seçilme hakkını elde eden kadınlarımız; 5 Aralık 1934′ de milletvekili seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur.
Ülkesini ve yurttaşlarını çağın uygarlık seviyesine ulaştırmak isteyen Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kadın ve erkeğin eşit yurttaş olarak birlikte ilerlemesi gerektiğini her fırsatta vurgulamıştır.Türk Kadını’na seçme ve seçilme hakkı tanınmasının önemini;
“Bu karar Türk kadınına sosyal ve siyasal hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki medeni konumunu yetki ile işgal etmiş, iş hayatının her aşamasında başarılar göstermiştir. Siyasi hayatla, belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin bir çoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu yetki ve liyakatle kullanacaktır” sözleriyle ifade etmiştir.
Kadınlarımızın, seçme ve seçilme hakkının verilişinin seksen altıncı yıl dönümü ile 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü’nü kutluyor; Türk kadınına dünyanın birçok ülkesinden önce seçme ve seçilme hakkı tanıyan Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve yasanın çıkarılmasını sağlayan meclis üyelerini saygı ve rahmetle anıyoruz.
