26 Şubat 15 Mart tarihleri arasında Ehlibeytin yas-ı matemleri tutuldu. Öncelikle Ehlibeyte gönül veren ve yasını tutan tüm canların ibadetlerini, Hak Muhammet Ali kabul etsin diyoruz.
Kerbela, kapanmayan bir yara olarak tarihimizde benzerine rastlanılmadık şekilde zulüm, kıyım ve cinayetlerin işlendiği, peygamber soyu Ehlibeyte kılıç çekildiği bir yer olmuştur. Bu korkunç olay; şefaat bekledikleri, toplumun ifadesiyle “sünnetine uydukları” peygamberlerinin, torunlarını katletmekten sakınmayan, saltanat ve kürk düşkünü Mavya ve soyunun iktidar uğruna neler yapabileceklerini açıkça göstermektedir. Kerbela’ yı kan gölüne çeviren Ehlibeyt düşmanları, cinayetleriyle hem bu cihanda hem de Allah’ın darında yüzleri kara olarak yaşadılar ve yaşayacaklardır .
Varma Yezidin yanına
Siner kokusu tenine
Lanet Yezid’in huyuna
Can Muhammed Ali’nindir
Şah Hatayi
Yezide karşı Hazreti Üseyin’in tarafındaymış gibi davranan Küfe kafirlerinin bir bölümü Yezit tarafından korkutulup bastırılmış, bir bölümü toprak, para, altın gibi çeşitli vaatlere kanmış, bir bölümü de rüşvetle satın alınmıştır. Bu bakımdan Kerbela sadece zulmün değil, aynı zamanda tarihin en büyük ihanetlerinden birine de tanıklık etmiştir. Muhammet Ali’yi ve Ehlibeytini seven hiç kimseyi Kerbela’da yaşatmamışlar, önüne gelenleri akıl almaz şekilde hunharca katletmişlerdir . Kiliseden bozma Emevi tarzı Camiler inşa ederek bu mekanlarda yüzyıllarca başta Hz.Ali olmak üzere tüm Ehlibeyte küfrü ” ibadet ” haline getirmişlerdir…
Yüzlerce yıldır Kerbela işte bu acıları ve ihanetleri ile yaşıyor ve gelen her evliya ile bu Kerbela davası yaşatılıyor. Hz.Üseyin; şehit edildiği günden bu güne ; her gelen evliyanın dilinde , kalbinde , aşkında, ateşinde, inancında ve ibadetinde olduğu için zamanımıza kadar geldi ve sevgisi, saygısı, matemi yaşatıldı. Yoksa, Hz.Üseyin’in gerçek varlığı tarihte anlatılmadı , neden şehit olduğu bildirilmedi !.. Eğer resmi tarih Hz.Üseyin’in davasını yaşandığı gibi bildirseydi; 1500 yıl önce Peygamber soyunu hunharca katledenlerin bugün ki uzantıları; Hz.Üseyin için bir damla gözyaşını çok görüp, onu katleden cehennem köpeklerinin isimlerinin başına Hazreti , sonuna da R.a (Radiyallahu anh:Allah ondan razı olsun ) gibi kavramlar kullanmazlardı.
Fırat’tan akan su ; masum Ehlibeyt’in gözünden hiç bitirmediği kanlı gözyaşlarının, Kerbela ise bu utanca dayanamayan, susuzluktan ” ar damarı ” çatlayan toprakların ve dünya durdukça bitmeyecek olan Ehlibeyt intizarının timsali olmuştur.
Şakır şakır cemde bülbüller öter
Aşk ateşi yandı sineler tüter
Kerbela davası biter mi sürer
Sıfatı Zöhre Ana bir gelin gezer
Mürşit Zöhre Ana
21′inci yüzyılda Hz.Üseyin’in davasını Mürşit Zöhre Ana “en üst perdeden” keramet sahibi bir Evliya sıfatıyla güdüyor ve Ehlibeyt sancağını göklerde dalgalandırıyor !..
***
Burada dikkat çekilmesi gereken diğer bir konu da Hz.Üseyin’in Yası Matem tarihinin her yıl farklı tarihlerde gösterilmesi ve değiştirilmesi olayıdır.
Her insanın doğum ve ölüm tarihleri belli iken neden Hz.Üseyin her yıl farklı tarihlerde şehit edilmiş gibi hiç alakası olmadığı halde Ramazan ve Kurban’ın peşinden gelmektedir?..
İşte resmi Emevi tarihi Ömer’in icadı Hicri takvim yalanıyla Hz.Üseyin’in ve Ehlibeyt’in yası matem tarihlerini unutturmak için böyle bir düzen getirmiştir. Resmi Emevi tarihi Hz.Üseyin’in şehit edilme tarihini 10 Ekim 680 olarak gösteriyor. İlginçtir, Aleviler bu tarihi dikkate almıyor ! Peki bu tarihi dikkate almayanlar neden Ömer’in hicri takvimini dikkate alıyor ? Öyle ya Alevi olup ta çocuğuna Ömer ismini koyan Alevi yok. O Ömer Muaviye’yi Şam’a vali olarak atayan kişi değil midir?
Pirimiz Zöhre Ana’nın bildirdiği hakikatlere göre Hz.Üseyin’in gerçek gayb tarihi 15 Mart’tır. 3 Mart tarihinde yakalanır, 12 gün boyunca işkence edilir ve 15 mart tarihinde şehit edilir.
***
İkinci bir konu; Hz.Üseyin için 12 gün susuz oruç değil yası matem tutan insanların Hz.Üseyin’in can aşı olan Aşure lokmasını kapı kapı dağıtmaları meselesidir !
Hemen belirtmeliyim ki 12 gün yası matem Hz.İmam Üseyin için tutulan bir yastır. Toplumda duyuyoruz bu yası matemi 12 İmam için tuttuğunu söyleyen canlarımız var. Bu doğru değildir.
Yası Matem bittikten hemen sonra yani 16 Mart’tan 31 Mart’a kadar Hz.Üseyin için kan akıtılır ve Aşure Çorbası yapılarak Ehlibeyt’in yasını çeken ve Ehlibeyt’i seven tüm eş ,dost ve akrabalar bu lokmaya davet edilir.
Hz.Üseyin için kesilen kurbanın sebebi: “ Ya Üseyin, sen dedenin varlığı olan Kur’an’ı ispat edebilmek için, can cömertliği yaptın, biz de sizin şefaatinize ulaşabilmek için canımız değil ama malımızdan bir damla kan göstererek bu kanı, kanına kabul etmeni; şefaatinden mahrum kalmamak için kurbanlarımızı kanın gibi kabul etmeni diliyoruz.”
Yası Matem tutmadan, Ehlibeyt’in çektikleri çileler için gözyaşı dökmeden, eline diline beline sahip olmayarak düzensiz bir yaşam süren bir insanın Aşure yapması ve Kurban lokması kesmesi söz konusu değildir.
Pişirilen lokma Ehlibeyt’in olması ve Yası Matem lokması olması nedeniyle kimsenin ayağına götürülmez herkes “zahmet eder” lokma pişirilen eve gider. Pişirilen lokma kapı kapı dağıtılmaz asla. Kapı kapı dağıtılmaz çünkü sıradan mahlukatlar olarak bir yakınımızı kaybedip onun için lokma yaptığımız zaman yakınımızı seven, tanıyan tüm insanlar cenaze evine, lokma pişirilen yere gider, başsağlığı diler cenaze sahibinin pişirdiği lokmaları yer ve geri döner !
Hz. İmam Üseyin de bizim en önemli, en değerli varlığımız !.. Hatta O kadar önemli ki “Aşağı yukarı 8 milyarlık dünya’da Hz.Üseyin için yası matem tutan tek inanç yoluyuz. Bu durumu nazarı dikkatinizden kaçırmamanızı istiyorum.”
Hz.Üseyin gibi Allah şehidi olan bir yüce Şahın lokmasını kapı kapı , sokak ortalarında düzensiz ortamlarda dağıtmak Ehlibeyt’i seven hiç bir insana yakışmaz ! Eğer kendine yakıştıran varsa o zaman vakti zamanı geldiğinde ölen annesinin, babasının, eşinin, çocuklarının cenaze lokmalarını da çıksın kapı kapı , sokak ortalarında dağıtsın. Desin ki bu benim en değerli varlığımın lokması !..
***
Düzenli düzenli abdest alınarak, Ehlibeyt aşkıyla , dilek murat şifa şefaat temennileri ile o lokma yenir ve bir daha kısmet olması için Hakka dua edilir. Güzelce lokmalar bittikten sonra ev halkına “Hak Muhammet Ali , 12 İmam , Ehlibeyt ve İmam Üseyin” lokmalarınızı kabul etsin denir ve Sofra duası okunur.
İşte bizim Ehlibeyt ocağında, Hz.Ali’nin nefesini döken, Ehlibeyt’in, Kırklar ceminin nuru Mürşit Zöhre Ana’dan öğrendiğimiz yası matem budur, İmam Üseyin saygısı budur !!!
***
21 ‘inci yüzyılda Ehlibeytin ocağı olan Mürşit Zöhre Ana’nın mekanında; 15 mart akşamından sabaha kadar Zöhre Ana tarafından Ehlibeyt sohbeti yapıldı, Kainat şehidi İmam Üseyin için mersiyeler okundu, gözyaşları sel oldu , tevhitler çekildi ve semahlar dönüldü…
16 Mart tarihinde, Mürşit Zöhre Ana’nın Hz.Üseyin için kestiği kurbanlar ve Aşure lokmaları gelen binlerce insan tarafından yenildi.
17 Mart – 31 Mart tarihleri arasında Ehlibeyt ocağında diğer canlarımız tarafından Kurban ve Aşure lokmaları verilecektir. Tüm canlarımız bu lokmalara davetlidir…
Bizlere;
Hak Muhammet Ali yolunun inanç ve ibadetlerini ilk yaşandığı gibi öğreten,
Ehlibeyt’in gerçek varlığının ve değerinin farkına varmamızı sağlayan,
Gönlümüzde ve inancımızda Hz.Üseyin sevgisini yeşerten, besleyen ve büyüten,
Kırklar ceminin nuru
Işığı Kerbela
Deryası Necef
Dili, Hz.Ali
İlmi, Allah’ın Abu Kevser suyu olan
Mürşit Zöhre Ana’mıza tüm Ehlibeyt dostları olarak şükranlarımızı sunar aşk ile yüce postuna niyaz ederiz.
Mürşit Zöhre Ana: Bir doğup bir daha batmayacak olan İnsanlık aleminin güneşidir, ışığıdır …
Ne mutlu Zöhre Ana’yı sevene,
Ne Mutlu Ehlibeyt yolundan gidene…
Aşk ile…